TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI İnsan Hakları Derneği
Ne var ki; böyle bir yetkinin kullanılması durumunda özlük dosyasına herhangi bir belge konulmadığı gibi Kuvvet Personel Başkanlığına da bir yazı yazılmamaktadır” şeklindeki gerekçesiyle uyarı yazısını ceza olarak kabul etmiş ve savunma hakkı tanınmadığı için yok hükmünde sayılmasına karar vermiştir[780]. Görüldüğü üzere, amir, astını bir hatasından dolayı ikaz ve tenkit etmek, hatta azarlamak hususunda tamamen serbest olup, bu tasarruf kanunun amir hükmü gereği disiplin cezası sayılamaz. Doğrudan disiplin cezası olarak tesis edilen uyarı işlemlerini, yukarıda açıklanan ikili tasnifin, özellikle ikinci kategorisine dahil ceza tehdidi ve/veya ceza amaçlı ikaz/tenkit/ihtar yazılarından ayırmaktaki güçlük, ilk gruptaki uyarı cezalarının manevi yaptırım sonucuna sahip olması gibi ikinci grubun da manevi etki doğurmasıdır. Ancak her hukuka aykırı işlemin muhatabı üzerinde manevi etkiye yol açacağı göz önünde bulundurulursa, disiplin cezası olarak tesis edilmeyen tenkit/ikaz yazılarının, Kanunda manevi yaptırım olarak öngörülmekle resen ve her zaman disiplin cezası olarak hukuki sonuç doğuran uyarı/uyarma cezasından farkı anlaşılacaktır. Aşağıda açıklanacak olan hata gösterme, tenkit ve muaheze türünden ikaz ve ihtar işlemlerinin ceza sayılmayacağına ilişkin hüküm de dikkate alındığında, her uyarıcı işlemin, yaptırım tehdidi taşısa bile disiplin cezası sayılan uyarı/uyarma işlemi kabul edilmeyeceği ortaya çıkmaktadır.
- Başka bir kararında; “…Davacı hakkında tesis edilen ikinci işlem, sebep işlemi olarak idari uyarı yazısına dayalı olarak tesis edilen disiplin ceza puanının düşülmesi işlemidir.
- Milli Savunma Bakanı tarafından görevlendirilen askerî adalet müfettişi lüzumlu gördüğü kimseleri yeminle dinleyebilir.
- Alacaklıya tahsilat konusunda meşru olmayan zeminde yardım eden de “yağma” suçunu işlediği iddiası ile suçlanır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun “Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar” başlıklı mevcut 33. Maddenin (b) bendinde1 sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Başvurucu, hakkında düzenlenen 343 TL’lik idari para cezasının iptali için Sulh Ceza Mahkemesi’ne başvurmuştur. Mahkeme, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun m.28/10 uyarınca miktardan dolayı kesin olmak üzere para cezasının iptaline kara vermiştir. İdare, itirazı kabil olmayan bu iptal kararına karşı Asliye Ceza … TCK m.247’nin gerekçesinde; zimmet suçunun oluşabilmesi için, suç konusu şeyin “amacı dışında kullanılması” ibaresine yer verilmiş ve “zimmete geçirme” fiilinin bu yolla gerçekleşebileceği öngörülmüştür. Gerekçede yer alan bu ibare, zimmet suçuna yeni bir unsur katamaz. Örneğin idarenin verdiği bilgisayarı, konutuna (kendi egemenlik alanına) götürüp UYAP üzerinde karar yazmakta kullanan veya başka amaçla kullanan kamu görevlisi zimmet suçu işlemiş sayılamaz. Bu fiilin, TCK m.247/3’de yer alan malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmesi halini düzenleyen “kullanma zimmeti” sayılıp sayılmayacağı tartışılabilir. Ancak malın amacı dışında ve şahsi nedenlerle yerinden götürülüp bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmesi suretiyle işlenen zimmet, “kullanma zimmeti” suçu sayılır.
– (1) Bir kimsenin eziyet çekmesine yol açacakdavranışları gerçekleştiren kişi hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapiscezasına hükmolunur. (3) İşkence fiillerinin vücuttakemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındakietkisine göre sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Bu suç haber alındıktansonra, organ veya dokularını satan kişi, gönüllü olarak, suçun meydanaçıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım ederse; hakkındaverilecek cezanın, yardımın niteliğine göre, dörtte birden yarısına kadarıindirilir. (2) Hukuka aykırı olarak, ölüdenorgan veya doku alan kimse, bir yıla kadar hapis cezası ilecezalandırılır. – (1) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindekietkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olmasıhâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlîpara cezasına hükmolunur. (3) Kasten yaralamanın vücuttakemik kırılmasına neden olması hâlinde, kırığın hayat fonksiyonlarındakietkisine göre, bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. (2) Özel af ile hapis cezasınıninfaz kurumunda çektirilmesine son verilebilir veya infaz kurumundaçektirilecek süresi kısaltılabilir ya da adlî para cezasına çevrilebilir. – (1) Fail yararına cezayı hafifletecek takdirinedenlerin varlığı hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine,müebbet hapis; müebbet hapis cezası yerine, yirmibeş yıl hapis cezası verilir.Diğer cezaların beşte birine kadarı indirilir. (7) Suç işleyen alkol ya dauyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlısı kişilerin, güvenlik tedbiri olarak,alkol ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde bağımlılarına özgü sağlık kuruluşundatedavi altına alınmasına karar verilir.
Bu düzenlemeye göre, özel tekerrür halinin oluşabilmesi için önceki fiil ile sonraki fiilin aynı nitelikte olması gerekmektedir[398]. Dolayısıyla öncelikle her iki fiilin de aynı cezayı gerektirmesi gerekir[399]. Ayrıca aynı cezayı gerektiren fiilin aynı suç niteliğinde olması gerekir. Örneğin göreviyle ilgili çıkar sağlamak suçundan dolayı daha önce 125/D-c. Maddesine göre cezalandırılmış olan bir memurun, bu kez yine kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını gerektiren ancak 125/D-k maddesine göre cezalandırılmasını gerektiren gizli bilgileri açıklama yasağını ihlal etmesi durumunda aynı fiili işleme şartı gerçekleşmemiş olduğundan özel tekerrür hükmü uygulanamayacaktır[400]. Ancak aynı nitelikte olmayı fiillerin ayniyeti (tıpatıplığı/özdeşliği) olarak anlamamak gerekir[401]. Maddesinde, “görevi ile ilgili olarak her ne şekilde olursa olsun çıkar sağlamak” kademe ilerlemesinin durdurulmasını gerektiren bir suçtur. Dolayısıyla bu madde kapsamına giren tüm hareketler tekerrür bakımından aynı nitelikte sayılacaktır. Fıkrasında disiplin amirlerine, disiplin ve yüksek disiplin kurullarınca reddedilen kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile Devlet memurluğundan çıkarma cezaları yerine ret kararlarının alındığı tarihi izleyen 15 gün içinde başka bir disiplin cezası vermeye yetkili oldukları belirtilmiş; 19. Maddesinin son fıkrasında, uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazları, cezalara ilişkin karar ve eklerinin kendilerine intikalinden itibaren 30 gün içinde inceleyerek sonuçlandırmak zorunda oldukları hükme bağlanmış; 11. Maddesinde de, uyarma ve kınama cezalarına karşı yapılan itirazlar ile ilgili işlerde disiplin kurullarının 30 gün içinde kararlarını verecekleri öngörülmüştür. Maddesinde; vatan hizmetinin her Türk’ün hakkı ve ödevi olduğu, Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği belirtilmiş, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 1.
Başvuruculardan birine verilen 12 günlük oda hapsi de özgürlükten yoksun bırakma sayılmaz. Disiplin Mahkemesince oda ve göz hapsi cezaları verilebilmektedir (md 46)[551]. Maddesinde üç günden iki aya kadar olarak belirlenmiştir. Maddesinde askerleri hizmetçi gibi kullanmak, 117 ve 118. Maddelerinde astlarına kötü muamele veya müessir fiilde bulunmak askeri suç, 477 sayılı Kanunun 53. Maddesinde astına sövmek, hakaret etmek ve kötü davranmak eylemleri ise disiplin suçu olarak düzenlenmiştir. Askeri disiplin hukukunu düzenleyen normlara bakıldığında, işkence, kötü muamele, dayak, eziyet, hizmetçilikte kullanma, hakaret ve sövme eylemleri kimilerinin askeri suç kimilerinin ise disiplin suçu olarak düzenlendiği, bu tür suçların takibinin de şikayete bağlı olmaksızın yapıldığı görülmektedir. Mahkeme, yargı organlarınca verilen tüm cezalarda belli oranda bir aşağılama unsurunun bulunduğunu, fakat bu aşağılama veya onur kırıcılığın belli bir düzeye ulaşması durumunda 3. Maddenin amacına uygun düzeye ulaşan aşağılayıcı bir cezaya salt mahkum etmek dahi, infaz olmasa da tek başına maddeyi ihlal etmektedir.[528] AİHM genelde bedene zarar veren uygulamalara dayalı cezaların aşağılayıcı ve 3. Madde 15/2′ ye göre, savaş halinde, hukuka uygun savaş eylemlerinin sonucu olarak meydana gelen ölüm olayları da sözleşmenin 2.
Artık sanayi çağına gelindiğinde ordular uzmanlık yeteneklerini çoğu zaman zahmetli özel eğitimlerle elde eden çeşitli teknik uzmanlara gittikçe daha çok ihtiyaç duyar olmuşlardır. Bu kimselerden ”körü körüne itaat” yerine operasyona yönelik talimatlar doğrultusunda yetkin ve bağımsız davranma becerisi talep edilmektedir[11]. Tez, yukarıda belirtilen hususları kapsayacak şekilde askeri disiplin hukukunu geniş ve kapsamlı biçimde ilk kez irdeleyecek olması bakımından önem arz etmektedir. Kişisel verileriniz, yürürlükteki ilgili mevzuat uyarınca, hukuka, iyi niyet ve dürüstlük kurallarına uygun, doğru ve güncel olarak, belirli, açık ve meşru amaçlarla ve bu amaçlarla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmekte olup ilgili mevzuatta öngörülen ve işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza edilmektedir. Bu tedbirler, yasadışı paribahis suçları ve kumar oynatma suçu gibi suçların soruşturulması ve yargılanması sırasında kullanılabilecek önemli araçlardır. Bu tedbirlerin uygulanması, suçların tespit edilmesi ve suçluların adalet önüne çıkarılması için önemlidir. Eşya müsaderesi, suçun işlenmesinde kullanılan eşyaların zorla devlet tarafından el konulması anlamına gelir. Kazanç müsaderesi ise suçun işlenmesi sonucu elde edilen gelirlere veya suçu oluşturmak için elde bulundurulan maddi değerlere ve menfaatlere el konulmasını ifade eder. Bilinçsiz İşbirliği, Bazı kişiler, kumar parası olduğunu bilmeden veya bir tanıdığına yardımcı olmak isteyerek bu tür suçlara karışabilirler. İhmalkarlıkla bu tür faaliyetlere katılmış olmanın da çok ciddi sonuçları olabilir. Bu nedenle banka hesaplarının kullanılmasın azami dikkat gösterilmesi gerekmektedir. Bilinçli işbirliği, suçlu kişinin bu eylemi gerçekleştirirken tam olarak ne yaptığının ve faaliyetin yasadışı olduğunun farkında olması anlamına gelir.
Askeri disiplin, askerleri etkili bir şiddet uygulamayı gerçekleştirebilecek yeteneklerle donatmanın yanı sıra “öldürme izni” ni emir ve itaat ilkesine sımsıkı bağlama göreviyle de her zaman karşı karşıyadır. Hemen hemen bütün ordularda erlerin ve acemi askerlerin maruz kaldıkları itaat ritüelleri, askeri disiplinden beklenen görevlerin yerine getirilmesine hizmet eder. Bu ritüeller saçların kesilmesinden tutun da kışlaya girerken sivil kıyafetin kapının dışında bırakılmasına, askeri hayatın bütün alanlarının ve tezahürlerinin enikonu düzenlenip kurallaştırılmasından asker namzetlerinin karşısına neredeyse sınırsız sayıda selamlama, temizlik, intizam ve tertip kurallarının çıkarılmasına kadar uzanır[10]. Kanun koyucu kumar oynamak için gerekli yer ve imkanın sağlanması, suç olarak düzenlenmiştir. Kumar oyunlarının oynanabilmesi için yer ve imkan sağlamak, kumar oynatma suçunun fiili unsurunu oluşturmaktadır. Yer sağlama, fiziki bir mekanın kumar oyunlarına uygun hale getirilmesini içerirken, fırsat sağlama, kumar oynamak isteyen kişileri bir araya getirme, kumar malzemelerini temin etme, internet ve mobil platformlar aracılığıyla kumarın gerçekleştirilmesini kolaylaştırma, para transferlerini düzenleyerek kumarın yürütülmesini destekleme anlamına gelmektedir. Türk Ceza Kanunu’na göre, kumar, kazanç amacıyla icra edilen ve kar ve zararın talihe bağlı olduğu oyunlar olarak tanımlanmıştır. Kumar, toplum için zararlı bir faaliyet olarak görüldüğünden, yasa koyucu kumar oynatmak fiilini suç olarak düzenlemiştir. Kumar oyunlarının oynanabilmesi için yer ve imkan sağlama, bu suçun fiil unsurunu oluşturur. Yer sağlama, fiziki bir mekanın kumar oynamak için kullanılabilir hale getirilmesini ifade ederken, imkan sağlama, kumar oynayacak kişileri bir araya getirme anlamına gelir. Fail, ağırlaştırılmış müebbethapis cezası ile cezalandırılır.
Ancak Anayasa Mahkemesinin bu kararına rağmen AYİM, istikrarlı bir şekilde disiplin cezalarını yokluk teorisiyle denetlemeye devam etmektedir. AYİM’nin bu tutumu, Anayasa Mahkemesi kararlarının gerekçelerinin bağlayıcılığı tartışmasını gündeme getirmekte ise de bu konu tezin kapsamı dışında olduğundan incelenmeyecektir[797]. Ancak uyarı yazısında şahsi haklara saldırı niteliğinde ifadeler bulunması halinde, ispat külfetini idareye yüklemekte, kanıtlayıcı belge bulunmadığı takdirde uyarı yazısını iptal etmektedir. Maddedeki hususları kapsamamasını[764], davalı olarak ilgili Bakanlık yanında cezayı veren disiplin amirinin de davalı olarak gösterilmesini[765], dilekçe reddi sebebi olarak görmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “adil yargılama” başlıklı 6. Maddesinin 1.bendine göre, her şahıs gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili uyuşmazlıklar gerek cezai alanda kendisine yöneltilen bir isnadın esası hakkında karar verecek olan yasal, bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından, davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkına sahiptir. Maddesinde, adil yargılanma hakkı, medeni hak ve yükümlülükler ile suç isnadına ilişkin konularda tanınmıştır. Bu yüzden kural olarak idari işlemler ve dolayısıyla da disiplin hukukuna ilişkin uyuşmazlıklar kapsam dışında kalmaktadır[735].
Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli devlet memurları, disiplin suçları bakımından genel olarak 657 sayılı Kanundaki düzenlemelere, istisnaen emre itaatsizlik ve saygısızlık fiilleriyle sınırlı olarak Askeri Ceza Kanunu ile Disiplin Mahkemeleri Kanununa tâbidirler. Ancak, bu yükümlülük Kanunun açık hükmü uyarınca salt emre itaatsizlik veya saygısızlık suçlarına ilişkin olup nitelik ve nicelik itibariyle bunların dışında kalan halleri kapsamamaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki sivil personelin 211 sayılı Kanunun 14. Yukarıda açıklandığı üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin de oyçokluğuyla benimsediği görüş olan oda hapsi disiplin cezası ile ilgili normlar çatışmasının Anayasa – Sözleşme çatışması olduğu kabul edildiğinde, 5170 sayılı Kanunla Anayasanın 90. Maddesinde yapılan değişiklikten sonra dahi disiplin amirlerince idari kararla oda hapsi disiplin cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi gerekçesinde; Anayasa koyucunun, Anayasa’nın 38. Maddesinde yer alan düzenleme nedeniyle Anayasaya aykırılık bulunmadığını belirtmiştir.